Tuesday, December 31, 2013

Kur'an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali [Ali Ünal] 26: Enfal Suresi'nden


  • Mü’minler, Allah ve Rasûlü’nün çağrısına müsbet cevap vermezler ve mukabilinde Allah da kişi ile kalbi arasına bir perde çekecek olursa bu, o kişinin tefessühü demektir. Tefessüh etmiş insanlardan oluşan bir toplumda iç kargaşaların çıkmaması mümkün değildir. Eğer bu toplumda ıslah ediciler yoksa veya var da çok zayıf ve ümit va’d etmez durumda iseler, bu toplum çok ciddî sarsıntılara uğrar. Eğer bu sarsıntılar kendilerine gelmelerine vesile olursa, yeniden düzelme mümkündür; aksi halde, düşman işgaline uğrama veya hakimiyetine girme veyahut birtakım musibetlerle helâk ya da daha başka cezaların gelmesi kaçınılmaz olur.
  • Kur’ân-ı Kerim, savaşın en önemli bir sebebi olarak fitneyi zikretmektedir. Bakara Sûresi 191’inci âyette geçip, 138’inci notta açıklandığı üzere fitne: küfür, şirk, nifak, fısk, zulüm ve bunları doğuran, ayrıca bunların sebep olduğu ortam, kargaşa, anarşi, kaos demektir. Cenab-ı Allah ise daima umumî sulhü, adaleti, emniyeti, imanı ve Kendisine teslimiyeti (islâm) diler; insan ve insan toplumları için gereken de budur. Dolayısıyla Müslümanlara düşen, fitnenin ortadan kaldırılması, yeryüzünde şirkin, küfrün ve zulmün hakim olmaması için çalışmak, gerekirse savaşmaktır. Fitne ortadan kalktıktan veya onun hakimiyetine son verildikten sonra, açıktan küfür ve şirke müsaade edilmemekle birlikte, Hıristiyanlık, Yahudilik, Mecusilik, Sabiîlik gibi farklı dinlere mensup olanlar, kendi dinlerini tatbik ve dinlerine göre yaşamada hürdürler.
  • Bunu şunun için hatırlatıyoruz ki, bir millet kendi içinde ve iç dünyasında değişikliğe uğramadıkça, Allah da o millete bahşetmiş olduğu nimeti asla değiştirmez. Hiç şüphesiz Allah, her sözü hakkıyla işitendir, her şeyi hakkıyla bilendir.(Enfal 53)