Friday, February 12, 2016

İfrat ve Tefrit

İfrat gibi tefrit de zararlıdır, hattâ daha çok zararlıdır. Fakat ifrat, tefrite sebep olduğundan daha kabahatlidir.

Varlıkta aslolan dengedir; denge, ifrat ve tefritten, yani her türlü aşırılık ve karşı aşırılıktan uzak olma halidir. Denge, adalet, yani terazinin dilinin daima dosdoğru olması halidir. Bu sebepledir ki, sadece alım–satımda değil, düşüncede, davranışta, değerlendirmede, duyularımızı, duygularımızı, aklımızı, nefsî melekelerimizi, kalbimizi kullanmada da asla eksiltmeye ve aşırıya gitmeme, hayatımız adına çok önemli bir esas ve Kur’ân’ın Kerim’in kesin emirlerindendir.

İnsan, vicdanının rükünleri olan zihin, his, kalb ve irade arasında; nefis veya beden, zihin ve kalb veya ruhtan müteşekkil bir varlık olarak varlığının bu üç ana unsuru arasında; ayrıca dünya–ukbâ ve madde–manâ arasında da dengeyi bulmak ve korumak mevkiindedir. Bu demek değildir ki, bunların hepsine aynı değer ve önem verilecektir; hayır, denge ve adalet demek, her şeye hakkını vermek demektir. Dengeyi bozan ifrat, yani bir yönde aşırıya gitme ne kadar zararlıysa, onun karşı kutbu olarak tefrit de o kadar zararlıdır. Düşüncede, edebiyatta, sanatta, sosyal hayatta, siyasette rasyonalizm, idealizm, sensualizm, materyalizm, spiritualizm gibi bütün akımlar, özellikle Din’e, Kur’ân’a ve hadislere yaklaşmada bir yanda sadece lafzın zahiriyle yetinmek, yani zahirîlik, diğer tarafta lafzın zahirî manâsını hiç hesaba katmayan batınîlik, hep dengeyi bozmanın, ifrat ve tefrite gitmenin sonuçlarıdır. Bunlardan biri, tepki olarak diğerini doğurmaktadır. Evet, dengeyi bozmada ifrat zararlıdır; onun karşı kutbu olan tefrit de zararlıdır. Şu kadar ki, tefrit, ifrata tepki olarak ortaya çıktığı için dengede daha çok bozulma, daha öte bir savrulma demektir ve ifrattan daha zararlıdır. Fakat tefrite sebep olan ifrattır; tefrit her ne kadar daha çok zararlı olsa bile, tefritin de sebebi olarak ifrat, daha kababatlidir; bir bakıma, tefritin de günahını boynuna dolar. Dolayısıyla, daima dengeyi bir şekilde bozmaktan, adaleti ihlâlden kaçınmak lâzımdır. Çünkü onu bir noktada bozmanın başka hangi bozulmalara yol açacağı ve nerede duracağı, hattâ durup durmayacağı kestirilemez.