Tuesday, February 16, 2016

İnşâ-Tahrip, Sevap-Günah

Sevaplı amel, müsbet bir hareket ve bir inşâ olmasına mukabil günah, tahriptir. İnşâ, yapma, ortaya bir eser koyma, ‘var kılma’ demektir. Bir şeyin varlığı, onu meydana getirecek bütün parçaların bir arada varlığını gerektirir. Dolayısıyla inşâ, bir başka ifadeyle, sevaplı amel, zordur. Diğer taraftan, tahrip çok kolaydır, çünkü bir bütün, onu meydana getiren parçalardan birinin yok edilmesiyle tahrip edilebilir. İşte günah tahrip olduğu için, nasıl bir bütünde bir parçanın yok edilmesi bütünün tamamının tahribine sebep olabiliyorsa, bunun gibi, küçük bir günah bile, büyük neticeler doğurabilir. Bundan dolayı, sevaplı amele muvaffakiyet tamamen Hz. Allah’ın iznine ve Kudreti’ne dayandığı, günahı ise bütünüyle nefis istediği, ayrıca günahın neticesi çok büyük olduğu için bir günahı en az on katıyla cezalandırmak, bir güzel ameli ise ancak katıyla mükâfatlandırmak adalet olmasına mukabil, Cenab-ı Allah, fazl ve rahmetinden bir günaha bir ceza, bir güzel amele ise en az on sevap yazar. İşte bütün bu sebeplerden dolayı hiçbir insan, ameliyle Cennet’i ve ebedî saadeti hak edemez ve Cehennem, Allah’ın çok defa karşılıksız affına da rağmen kulun amelinin karşılığı olarak bir adalet, Cennet ise, tamamen Cenab-ı Allah’ın lütfu olarak bir rahmettir; asla kulun ameliyle hak ettiği bir mükâfat değildir.

Bu sözkonusu gerçek, bir hadis-i şerifte de açıkça ifade buyrulmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.s.), “Biliniz ki, hiçbiriniz ameliyle kurtulamaz.” ikazında bulunmuş, Ashâb-ı Kiram, “Sen de mi ya Rasûlellah?” diye sormuş, “Evet, ben de. Meğer Rabbim beni lütuf ve merhametiyle kucaklamış ola!” cevabını vermiştir.”