Monday, February 15, 2016

İspat ve Nefiy

Kimse, –hâşâ– Allah’ın, meleklerin, ruhun, Âhiret’in, kabir hayatının yokluğuna delil gösteremez; özellikle pozitif, yani beş duyuya dayalı veya “bilimsel” delil gösteremez, çünkü bu, imkân dışıdır. Gerçek bu iken, modern bilim, “Allah’ın varlığı ispat edilemez.” iddiasında bulunur. Oysa, tam tersidir; Allah’ın –hâşâ– yokluğu ve diğer iman esaslarının –hâşâ– geçersizliği ispat edilemez; çünkü en açık bir kaide olarak, yokluğu ispat mümkün değildir. Buna rağmen, modern bilim, bir yandan kendisini maddî âlemle sınırlamakta, maddî âlem dışındaki âlemleri ve gerçekleri felsefeye havale etmekte, yani sahasının dışına çıkarmakta, sahasının dışındaki alanla ilgili cehaletini itiraf etmekte, ama öte yandan ilmi ve gerçeği sadece kendi sahasına ve tekeline alarak, hakkında cehaletini itiraf ettiği sahaya ilmî gerçeklik vermemekte ve onu spekülasyonlar meydanı olmaya indirgemektedir. Bu, cehaletin hokkabazlığından, ancak kendisini mahkûm ve maskara edecek cesaretinden başka bir şey değildir.

İşte, iman ispat, küfür ise nefiy, yani sadece bir spekülasyon, indî yani subjektif ve ispatı muhal üstü muhal bir iddiadan ibarettir.