Saturday, October 18, 2014

Hamd ve Şükür

Şükür, sadık insanların şiarıdır ve buna muvaffak olan insanlar da çok azdır. Allah’ın nimetleri sayısız ve sonsuzdur. Sadi Şirâzî, Gülistan’ında: “Bir insan her nefeste Allah’a karşı iki şükür borçludur.” der. Bir soluk alıp vermede hayatını iki defa bağışlayan Allah’tır. Böyle bir Allah’a elbette dilinle, hâlinle, kalbinle teşekkür etmen icap eder. Bundan dolayı teşekkür çok ağır, teşekküre muvaffak olan da çok azdır. 

***

Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem): “Hamd, Allah’a teşekkür etmenin başıdır.” buyurmaktadır. Hamd bir bakıma, Allah’tan bize ihsan gelse de, gelmese de kulluğumuzu, aczimizi anlayıp O’na minnet ve şükran hislerimizi ifade etme bakımından ivazsız, garazsız, mukabelesiz, samimî olarak Allah’a teveccühün ifadesi olması itibarıyla şükürden üstündür. Hamd, ihlâs makamında söylenir, hiçbir karşılık beklemeden, hiçbir mukabele görmeden Allah’a karşı kulluğunu idrak edip اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ demek, samimî ve muhlis kimselerin şiarıdır.

***

Hamd, kendisine nimet verilenin nimetlendirme işini idrak makamıdır. O, nimetten istifade makamından çok üstündür. Üstündür çünkü nimetlendirmeyi idrak, nimet vereni anlamaya vesiledir. Onun içindir ki bu makama, “Makam-ı Mahmud” denilir. Hatta bu makamda hamîdiyet ve mahmudiyetin bir olması söz konusudur. Bu ince meseleyi şu şekilde izah edebiliriz:

Bir padişahın hediyesi bize iki hususu düşündürür. Birincisi: Bu hediyenin maddî kıymet ve değeridir ki, bu hususta, ondan alınacak zevk ve lezzet sadece maddesi itibarıyla ve maddesi kıymetindedir. İkincisi ise, onun bir padişah hediyesi olması hususudur ki, burada artık maddî kıymetin hiçbir değeri yoktur. Belki bu makamda mühim olan, bu hediyenin padişaha ait oluşudur. Şimdi böyle bir hediyeden alınacak zevk ve sürur, evvelkinden bin derece daha fazladır. Zira bu hediyeden onu veren padişaha intikal mevzuubahistir ve önemli olan da odur. Cenâb-ı Hakk’ın in’am (nimetlendirmesi) ve ihsanı karşısında da durum bundan farklı değildir. Verilen nimetlerden istifade ile bu nimetleri verene intikal etme ve O’nunla huzur bulma arasındaki fark ise küçümsenemeyecek kadar mühimdir.

***

“Eğer şükrederseniz nimetimi artırırım.” [İbrahim Sûresi]