Acz ve zilletini idrak edemeyen, rahmetin ve ümidin ne kadar kıymetli olduğunu bilmeyen kimse kem tâli’ ve ibadetin neşvesini kavrayamamış kimsedir. Evet, ibadetin ruhunda hem yüzü yere sürme, Allah’ın rahmetine bel bağlama, ümitlenme, hem de ümitlerini kaybetme endişesiyle tir tir titreme vardır. Hem büyük bir endişe hem de yanında alabildiğine neşe iç içedir. Endişeyle neşeyi bir araya getirdiğiniz zaman, Mevlâ’nın huzurunda olduğunuza inanabilir, korku ve ümit dengesini kurmuş sayılabilirsiniz. Ama bir tarafta burnunu dikip gezen kibirliler, korku nedir bilmeyen nikbinler, her şeyi Bektaşî iyimserliği içinde görenler, kuruntulara bağlananlar, diğer yandan da ümitsizlik içinde yaşayan me’yuslar, kulluk şerefindeki ulviyetin ne demek olduğunu idrak edemeyen zavallılar hiçbir zaman bu neşve ve bu huzuru duyamazlar.