Friday, August 11, 2017
Abdülhamit Suikastçisi Charles Edouard Jorris
Olayı soruşturmak üzere kurulan komisyon yüzlerce tanık dinledi, binlerce sayfa fezleke tuttu. Suikastçıların bir bölümü ölmüş, bir bölümü yurtdışına kaçmıştı. Planlar hakkında her türlü bilgiye sahip olduğu sanılan Hacı Nişan Minayan adlı komitacı konuşmamak için bileklerini teneke ile keserek intihar etmişti.
Mahkemenin karar vermesinden bir gün önce yani 17 Aralık 1905 günü Belçika Hükümeti Osmanlı İmparatorluğu’na bir nota verdi. İstanbul Belçika’nın notasına kulak asmadı ve Joris’i 18 Aralık 1905 günü idama; diğer sanıkları da hapse mahkûm etti. Ama Belçika olayın peşini bırakmadı. Baskının nasıl, sonuçlandığını Abdülhamid’in Mabeyn Başkâtibi Tahsin Paşa’nın anılarından okuyalım: “Bir gece Brüksel’den Yıldız’a bir telgraf geldi. Bu telgrafta Joris’in affı dileniyordu. Telgraf rica ve tehdit ile karışık bir ifade ile yazılmıştı. Joris hapishane hücresinden saraya getirildi, padişahla bilvasıta [aracısız] görüştü, Ermeni komitaları aleyhine çalışmak ve bunların durumları, hareketleri hakkında bilgi vermek üzere para karşılığında Sultan Hamid’in hizmetine girdi, beş yüz altın yolluk bağışlanarak Sirkeci’den trene bindirildi ve gitti. Sultan Hamid’i ortadan kaldırmak için görev kabul etmiş olan Joris, çok geçmeden Sultan Hamid’in hafiyeliğini alarak Avrupa’ya döndü ve hayli hizmet etti.
Abdülhamid’in suikastçılara karşı tavrı ilginçti ancak tanıdıktı. 33 yıllık iktidarının yaklaşık 30 yılında muhaliflerine göz açtırmayan Abdülhamid döneminde siyasi nedenlerle asılan kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmemişti. İdam cezaları hapse, hapis cezaları ise çoğunlukla sürgüne çevrilmişti. Sürgündeki muhaliflere uslu durmaları karşılığında maaş verilmesi ise hiç de nadir olay değildi.