Thursday, August 3, 2017

"Ben seni anlamasam da, sen beni anlamak zorundasın!"



Çoğu zaman, kendi dilimizin hüküm sürmesini isteriz. "Ben seni anlamasam da, sen beni anlamak zorundasın," cümlesi, yüzyıllar boyunca sömürgecinin bayrağı haline gelmişti. Örneğin, İngiltere'nin ilk olarak 1169'da istila ettiği İrlanda, neredeyse dokuz yüz yılın ardından, sömürgecinin nazarında halen Barbardı. İngilizler için İrlanda (1849'da Carlyle'ın yazdığı gibi) "çirkin bir manzara; sıhhatsiz memleket; iç karartıcı bir mizaç; geriye dönüp bakması hiç de sevindirici olmayan bir şey" idi.

Şöyle devam ediyordu Carlyle: "Bütün ülke zihnimde eski püskü bir ceket, iri yapılı bir dilencinin yamasız ya da yamaya artık müsait olmayan gabardini olarak canlanıyor." Ne tam anlamıyla asimile edilmiş ne de bütünüyle boyunduruk altına alınmış olan İrlanda, İngilizler tarafından bir değil birkaç defa fethedildi, topraklarına tekrar tekrar el konularak yeniden paylaştırıldı ve nüfusu soyunun tükenmesi tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.

İngiltere, eylemlerini meşrulaştırmak için, kendini azgın İrlanda'nın gereksinimini duyduğu hukuk ve düzen olarak ilan etti ve İrlandalIlardan bu hakikati kabul etmelerini istedi. İrlanda'nın İskoçya'dan kısmen daha az barbar topraklar olduğunu düşünen Dr. Johnson'un, İngiltere'nin varsayımları hakkında farklı fikirleri vardı. Birlik Yasası'nin 1801 yılında yürürlüğe girmesinden bir süre önce, Johnson İrlandalı bir beyefendiye birleşmenin gerçekleşmesine izin vermemeleri tavsiyesinde bulundu. Sert bir biçimde,
"Bizimle bir birlik kurmayın, Bayım," diye ısrar etti. "Sizinle birleşmemizin tek amacı sizi soymak olabilir. Şayet onlardan çalabileceğimiz herhangi bir şeye sahip olsalardı, İskoçları da soyardık."
Birlik Yasası'nin başlıca hedefi İrlandalılara destek olmak ya da onları kalkındırmak değil, dörtte üçü Katolik olan nüfusu Protestan Kilisesi'nin ve Kraliyet Tacının hâkimiyeti altına sokarak onları "tamamıyla boyunduruk altına almak" idi. Netice, bugün bildiğimiz üzere, XIX. yüzyılın ortalarında yaşanan Büyük Kıtlık esnasında çok sayıda insanı aç bırakarak ölüme sürükleyen iktisadi önlemlerin alınması, ardından iki milyondan fazla insanın, büyük çoğunluğu Amerika Birleşik Devletleri'ne olmak üzere göç etmesi ve İrlanda'nın 1920 yılında Kuzey ve Güney olarak ikiye bölünmesi oldu.