Sunday, July 27, 2014

Duanın Gücü

Peygamber Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) sahabelerinden olan Ebu Muallâk isimli bir zât vardı. Ebu Muallâk, ticarî ortaklık kuran, dürüst ve takva sahibi bir kimseydi. Bir gün yola çıkmıştı. Karşısına silahlı bir haydut çıktı ve kendisine “Neyin varsa, çıkar ver. Seni öldüreceğim!” dedi. Ebu Muallâk, “Eğer maksadın mal ise, al götür hepsini.” dedi. Ama haydut, “Hayır, ben yalnızca senin canını istiyorum!” deyince, Ebu Muallâk “Öyleyse, bana izin ver de bir namaz kılayım.” dedi. Haydut, “İstediğin kadar namaz kılabilirsin!” dedi. Ebu Muallâk namazını tamamladıktan sonra Allah’a yönelerek üç defa şöyle niyaz etti: “Ey kalblerin Sevgilisi, ey Arş’ın Sahibi ey Mecîd (şanı pek yüce
olan), ey dilediğini yapan Allah’ım! Ulaşılamayan izzet ve şerefin, olağanüstü saltanatın ve Arş’ını ihata eden Nurunun hürmetine beni şu hırsızın ve haydutun şerrinden korumanı diliyorum. Ey darda kalanların imdadına yetişen Allah’ım! Yetiş imdadıma, kurtar beni!”

Ebu Muallâk duasını bitirir bitirmez, elindeki mızrağı kulağının hizasında tutan bir süvarı çıkageldi. Süvari, o haydutu yakaladı ve öldürdü. Ebu Muallâk kendisine dönen süvariye: “Sen de kimsin?
Yoksa Allah senin vesilenle mi beni bu hayduttan kurtardı?” dedi.

Süvari şöyle cevap verdi: “Ben dördüncü kat semâdanım. Sen ilk duanı yapınca, semânın kapılarının çatırdağını duydum. İkinci defa dua ettiğinde, gök sâkinlerinin arbedesini işittim. Üçüncü kere dua
ettiğini duyunca ‘Zorda kalan biri dua ediyor.’ denildi. Bunu duyduktan sonra Cenâb-ı Hak’tan beni o zâlim adamı öldürmeye memur etmesini niyaz ettim. Allah Teâlâ da, isteğime: ‘Bilesin ki, abdest alıp dört rekat namaz kılan ve bu duayı yapanlara, darda kalsa da, kalmasa da yardım ederim.’ buyurdu.”