Sahabî ümmi bir topluluktu. Onların başka kültürlerden etkilenmemiş
olan duru ve ezbere müsait dimağları, ilahi mesajın
değişik kültürlerin tesirinde kalmadan orijinalitesini koruyarak
intikal ettirilmesinde çok önemli bir faktördür. Onların içlerinde
okuma-yazma bilen insan çok azdı. Öğrenmede en büyük dayanakları
hafızalarıydı. Hafızaları da sürekli işletildiğinden çok gü.lüydü.
Onlar zekalarının kıvraklığı, hafızalarının kuvveti ve safi
tabiatları ile darb-ı mesel olmuşlardı. Bu mevzuda Arap tari hinde
pek çok bulmak mümkündür. O kadar ki onlardan birisi birşey
duydu mu onu hemen ezberlerdi. Hatta ezberledikleri şeyin arapçanın
dışındaki bir dille olması bile bu durumu etki lemiyordu. Şu
açık bir gerçektir ki onların kimisi adeta şiir divanı, kimisi neseb
sicili, kimisi de tarih kitabı gibiydi. İslam geldikten sonra onların
bu özelliklerini inkişaf ettirip parlatmış, böylelikle sahabe,
Kur’ân’ın kendilerinden sonra gelecek insanlara intika linde çok
önemli bir misyonu yerine getirmiştir.
Bilindiği gibi Peygamber Efendimiz, nazil olan ayetleri vahiy
katiplerine yazdırıyordu. Bu arada bazı sahabîler de kendileri için
yazıyorlardı. Fakat tüm bu yazılanlar Kur’ân’ı ezberleyen insanlara
nisbeten çok az bir yer tutmaktadır.