Saturday, July 12, 2014

Harem ve Milli Park

Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem)'in dünyayı teşrif buyurduğu mekân, çöllerle kaplı bir alandı. Allah Resûlü çölle çevrili olan bu mekânı dünyevî anlamda bir cennete çevirmek için, Kur'ân'ın işârî ve sarih beyanlarının yanında birçok fiilleri, sözleri ve takrirleriyle ısrarla üzerinde durmuş ve sık sık onu vurgulamıştır. O'nun tabiatı koruma adına göstermiş olduğu bu hassasiyet, bugün ekolojik dengeyi korumak isteyen vakıf, dernek ve kuruluşların hassasiyetinden çok çok ileridedir. Meselâ; Nebiler Serveri, sıtma ve verem hastalıklarının kol gezdiği, belli ölçüde yeşillik olsa da, tam dengenin olmadığı Medine'ye hicret eder etmez, 'Allah'ım! Hz. İbrahim, Mekke'yi harem bölge ilan etmişti. Ben de Medine'yi harem bölge ilan ediyorum.' buyurmuştur. Harem'i, bugünün anlayışıyle izah edecek olursak, ona geniş alanlı 'millî park' denebilir. Zira Allah Resûlü bunu izah ve şerh eden beyanlarında 'Otları koparılmaz, ağaçları kesilmez, hayvanları öldürülmez.' buyurmuşlardır. Hatta Sahabe-i Kiram'dan bazıları kuyumcu ve demircilerin kullandığı, mezar ve çatılarda da ona ihtiyaç duyulan 'İzhir otu ne olacak?' diye sorduklarında, Allah Resûlü önce duraklamış, sonra da 'İzhir bu hükümden istisna.' buyurmuşlardır.