Ağızdan çıkan her bir kelimenin misal ve mânâ âlemine bir aksediş şekli vardır. Mesela “Elhamdülillah” kelimesi bir cennet meyvesi gibi... Bir gıybet cümlesi de ölü eti (leş) gibi... Yahya Kemal, ezan kelimelerinin sanki kristalleşmiş şekillerini ruhânîlerin gördüklerini “Cümleten görür ervah Allahu Ekber’i” diye ifade etmektedir. Onun için Kur’ânî kelimeler okunduğunda mekân nurlanır, şifâlanır... Siz yorgun argın eve gelirsiniz. Eğer o hâlde kalsanız, yatsıyı ona göre kılarsınız. Teheccüde kalkmak zor gelir. Belki sabah namazını zar zor kılarsınız. Ama Kur’ânî sohbetlerin olduğu yere gidince, hava şifalanıp nurlandığı için hafiflersiniz ve bu namazların hepsini rahatlıkla edâ edersiniz. Tersine gıybet edilen, müstehcen şeyler konuşulan yerler de habîsâtla (yani kötü, çirkin şeylerle; habis ruhlarla) dolar. İnsana gaflet ve sıkıntı basar. Bu tür ortamlara girmeme hususunda çok dikkatli olunması gerekir.