Thursday, July 17, 2014

havada sebatsız vücudları bulunan harfler


















Üstad Hazretleri satır aralarında da bazı gerçekleri sıkıştırıveriyor. Mesela “havada sebatsız vücudları bulunan harfler” diyor. Yani biz kelimeleri telaffuz edince, havayı dinleyenler anlayacak kadar meşgul ediyorlar. Eğer tahtaya yazılan kelimeler gibi kalsalardı ne olurdu? Bir tahtayı yazıp doldurduğumuzda yeni şeyler yazmak için ya başka temiz bir tahtaya geçmemiz veya yazı yazdığımız tahtayı silip temizlememiz gerekirdi. Kelimeler havada kalıp sebat etseydi, bir müddet sonra ya sesle kirlettiğimiz mekânı terk edip başka temiz yere geçecektik veya sesle kirlenen mekândaki sesleri tahta siler gibi temizlemeye, pencere ve kapıdan atmaya çalışacaktık. Ama nereye kadar... Çok kısa zamanda dünya ses kirliliğinden içinde durulmaz hâle gelirdi. İşte Cenâb-ı Hak, sebatsız varlıklar olarak yarattığı kelimeleri mânâyı ifade etmelerinden hemen sonra titreşimler hâlinde oradan alıp götürüyor. Misal ve mânâ âlemlerine, Levh-i Mahfuz’a yerleştiriyor; asla kaybolup yok olmalarına müsaade etmiyor.