Friday, October 11, 2013

Ehl-i Hakla İttifak ya da Cemaatler Arası Diyalog


Bediüzzaman Hazretleri, kendisi aleyhinde konuşan bazı hocalarla ilgili bilgileri getiren talebeleriniAsla öyle bir şey olmamıştır. Sen iftira ediyorsun. Sen benimle o kardeşimin arasını açmak istiyorsun!diyerek yanından uzaklaştırmıştır. Kendisini tenkit edenlerden tevbe edip de derin pişmanlık duyanları uzun zaman sonra affetmiştir. Elini öpmeye gelen DP milletvekillerine “Sizin zamanınızda niye Süleyman Efendi kardeşim hâlâ hapiste?” diyerek elini vermek istememiştir.

...

“Peki onlar ittifaka yanaşmıyorlarsa o zaman ne olacak?” denilirse, o zaman size düşen, elinizden gelen her şeyi yaptıktan sonra, Cenâb-ı Hakk’a dayanmaktır.

1983 yılının başında yani ihtilâlcilerin başta olduğu dönemde, İslâmî hizmetlere çok sinsi ve çok köklü bir darbe hazırlığı yapılmıştı. Bu hususta ileri gelen her cemaat teker teker ikaz edildi. Elbirliğiyle alınacak tedbirler söylenildi, fakat kimse oralı olmadı. Daha doğrusu “Siz de kim oluyorsunuz?” şeklinde bir tavır sergilendi. Bunun üzerine yapılacak bir şey kalmayınca kapalı ve yağmurlu bir günde bir araya gelinip toplu dua edildi. 4444 salât-ı tefriciye okundu. Okuma işi bitince, bulutlar dağıldı ve Güneş tebessümle kendisini gösterdi. Tevil-i ehâdis (olayların dili) açısından bu durum orada bulunanlar tarafından hayra yoruldu. Gerçekten de her ne olduysa, o zaman darbeciler böyle bir cinayetten kendiliklerinden vazgeçtiler.

 ...

Ehl-i hakla ittifak aynı zamanda diyanetteki izzetin de bir vesilesidir. Eğer birbirimizin ufak tefek dikenlerine takılıp da sabretmez ve ihtilâf çıkarırsak bu sefer düşman çizmesi altında ezilip inlemek durumunda kalabiliriz. Osmanlının bazı hatalarından dolayı isyan edenler Balkanlarda olsun Ortadoğuda olsun, kat kat ağırlarını, başkalarından görmüşlerdir. Geriye ne onurları, ne de
izzetleri kalmıştır.

...

Bu mektuptan[Kastamonu Lahikası 110. mektup] şu mesajları alıyoruz:

1- İnsan veli de olsa, eğer Allah bildirmezse gaybı bilemez. Onun için hasmı bir veli olabilir ama ilâhî bir bilgi ile bilgilendirilmemişse o veli onun veliliğini bilemez. Çünkü en büyük veliler sahabiler olduğu hâlde, onların içinde cennetle müjdelenenler bile birbirinin hasmı olabilmiştir. Evet Aşere-i Mübeşşere’den olan Hazreti Ali’nin karşısına yine Aşere-i Mübeşşere’den olan Hazreti Talha ve Hazreti Zübeyr çıkıp savaşmışlardır. Ama o yüce makamlarından aşağı düşmemişlerdir. Eğer, bu düşmanlık, İslâmiyet’e aykırı ve çok açık bir içtihat hatası ile olmuşsa, o zaman sukut ederek makamlarını kaybederler.

2- Onun için bu iman ve Kur’ân hizmetine karşı çıkanlar olabilir. Bilhassa avâm halkın itimat ettiği baştaki hatalı reis ve şeyhleri, gözden düşürmek yerine sulh içinde onların itiraz ettikleri noktaları izah etmek gerekir. Yoksa, onları yanlışları yüzünden halkın gözünden düşürmek, avâmın imanını sarsabilir. İman hizmeti yapanlar bu yola girmemelidirler. Avâm halkın imanını muhafaza da vazifeleridir. Ayrıca, din düşmanları her iki mümin grubun birbirini çürütmek için kullandığı silâhları alıp, birinin silâhıyla öbürünü, öbürünün silâhıyla da berikini çürütüp, Müslümanları karşılıklı olarak zarara sokabilir. Bunu da elbette iman hizmeti yapanlar istemezler/istememeliler.

3- Asrımızda enâniyetler çifteli ve katmerli olduğu için, şeyh deolsa bazıları apaçık hatalarını kabul etmek istemiyorlar. Kendilerini mazur görüyorlar. İman ve Kur’ân hizmeti yapanlar bir buz parçası olan enâniyetlerini eritip Kevser-i Kur’ânî havuzunda eritsinler. Ama hasedi, imanının önüne geçen muhalif taraftan olanlardan bunu beklemesinler. Aksi takdirde sürtüşme, kavgalar çıkar. Bundan da din düşmanları istifade eder.

4- Böyle itiraz olaylarında soğukkanlı, itidalli olmak, sarsılmamak, düşmanlık gütmemek ve karşı tarafın reislerini çürütmemek gerekir. Şu sırrı da bilelim ki, Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsi Ferid makamına mazhardır. Bu sebeple hiçbir makamın altında değildir. Çoğu kere Hicaz’da bulunan kutb-u âzamın da tasarrufunun haricindedir. Faraza Mekke-i Mükerreme’deki kutb-u âzamdan bile bir itiraz gelse, hiç sarsılmaya gerek yoktur. Sadece onun yanına gidilip
itiraz noktaları izah edilecek ve eli öpülecektir. Evet gereken, sadece metânet, soğukkanlılık, itidal ve fedakârlıktır.