Friday, October 11, 2013

Heykel


“Tarihçe-i Hayat”ta anlatıldığına göre, Bediüzzaman Hazretleri bir gün Riyaset ( Büyük Millet Meclisi Başkanlık) Odasında, M. Kemal Paşa ile iki saat kadar konuşurlar. Bediüzzaman Hazretleri kendisine İslâmiyet ve Türklerin düşmanlarına karşı güçlü olmak için yapılacak inkılâpların, doğrudan doğruya Kur’ân’ın kudsî kanunlarından istifade edilerek ortaya konulması gerektiğini söyler.

Sonra da Mektubat’ta geçen yukarıdaki bu temsili anlatır. M. Kemâl Paşa ise Bediüzzaman’a mebusluk, Şeyhülislâmlığa bağlı Daru’l-Hikmet’teki eski vazifesini, hem Doğu’da Şeyh Sünûsî’nin yerine umumî vâizliği, hem bir köşk tahsis etmek gibi teklifleri yapar. Bediüzzaman Hazretleri, bunların hiçbirisini kabul etmeyerek artık siyaset yolu ile hizmet edilemeyeceğine kanaat getirip
Van’a dönmek ister. Trenle Ankara’dan Van’a gitmek için istasyona gelen Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, orada dostları tarafından uğurlanır. Bu esnada istasyondaki evinde kalan M. Kemal Paşa da yanına gelir. Ayak üstü heykel konusunda konuşurlar. M. Kemal Paşa, ona heykel hakkındaki kanaatlerini sorar. Bediüzzaman da:

“Büyük Kur’ân’ımızın bütün hücumu heykelleredir. Müslümanların heykelleri ise; hastahaneler, mektepler, yetimleri koruyan yurtlar, mâbedler, yollar gibi âbideler olmalıdır.” cevabını verir...

Tevfik Demiroğlu diyor ki: “Üstad daha önceden beni Ankara’ya göndermişti. Bilâhare kendisi de ısrarla istenince geldi. Orada son olarak kendisini Mustafa Kemal’le istasyonda konuşurken gördüm. Ben yanlarında idim. O zaman Mustafa Kemal’in Sarayburnu’na heykelinin yapılmasını düşünüyorlardı. Buna karşılık ilk olarak Sokulluların adamı olan sarıklı avukatlardan Abdunnâfi Efendi karşı çıktı. İstanbul’dan Ankara’ya telgraflar çekti. ‘Hilâfet merkezine heykeller dikilemez.’ diye. O zaman da Üstad: ‘Paşa biz sana heykel dikmen için yardım etmedik.’ dedi. İstasyonda ben duydum. Mustafa Kemal cevap vermedi, yürüdü. Ertesi günü de duyduk ki Üstad Van’a gitmiş.”