Friday, October 11, 2013

Önyargı


[13. Lem’a’nın 13. İşareti’nden]

Üçüncü Nokta


İnsanın hayat-ı içtimâiyesini [sosyal hayatını] ifsat eden [bozan] bir desise-i şeytaniye [şeytanın hilesi, tuzağı] şudur ki: Bir müminin bir tek seyyiesiyle [kötülüğüyle, günahıyla] bütün hasenâtını [iyiliklerini, sevaplarını] örter. Şeytanın bu desisesini [sinsi hilesini, tuzağını] dinleyen insafsızlar, o mümine adâvet [düşmanlık] ederler.

Hâlbuki, Cenâb-ı Hak, haşirde adalet-i mutlaka [her şeyin hukukunu gözeten tam, eksiksiz adalet] ile mîzân-ı ekberinde [mahşerde herkesin amellerinin tartılacağı büyük terazi] a’mâl-i mükellefîni [dinin emir ve yasakları ile yükümlü olanların işledikleri fiillerini] tarttığı zaman, hasenâtı seyyiâta [kötülülüklere, günahlara] –galibiyetimağlûbiyeti noktasında– hükmeyler.Hem seyyiâtın esbabı çok ve vücûtları kolay olduğundan, bazan bir tek hasene ile çok seyyiâtını örter.Demek, bu dünyada o adalet-i ilâhiye [Cenâb-ı Hakk’ın adaleti] noktasında muamele gerektir. Eğer bir adamın iyilikleri fenalıklarına kemmiyeten veya keyfiyeten ziyade gelse, o adam muhabbete ve hürmete müstahaktır. Belki, kıymettar bir tek hasene ile, çok seyyiâtına nazar-ı afla bakmak lâzımdır.

Hâlbuki, insan, fıtratındaki zulüm damarıyla, şeytanın telkiniyle, bir zâtın yüz hasenâtını bir tek seyyie yüzünden unutur, mümin kardeşine adâvet eder, günahlara girer. Nasıl bir sinek kanadı göz üstüne bırakılsa bir dağı setreder, göstermez. Öyle de, insan, garaz damarıyla, sinek kanadı kadar bir seyyie ile dağ gibi hasenâtı örter, unutur, mümin kardeşine adâvet eder, insanların hayat-ı içtimâiyesinde bir fesat âleti olur.