İslâm’da haset yasak olsa da gıpta câiz görülmüştür. Haset, bir kişinin sahip olduğu nimet ve imkânların yok olup onun elinden çıkmasını istemektir.Gıptaya gelince bir şahsın elindeki nimet ve imkânların yok olmasını istemek yoktur onda. Hem onun olsun hem benim de olsun şeklinde bir istektir gıpta. Ama Üstad Hazretleri’nin “şirket-i mâneviye” ve “iştirâk-i a’mâl-i uhreviye” diye tabir ettiği mânevî ve uhrevî hizmet ve amellerde meydana gelen ortaklıkta bilhassa iman ve Kur’ân hizmeti için bir araya gelenler arasında gıptaya asla ihtiyaç olmadığı uygun da olmadığı gösteriliyor. Çünkü ortaklardan her birinin meziyeti, kazandığı sevap herkesin oluyor, herkesin amel defterine sevap olarak yazılıyor.
Gıptayı Nebiler Sultanı mahzursuz görmüş ve şöyle buyurmuştur: “İki kimseye hasette (gıptada) zarar yoktur: Kendisine bahşedilen serveti Allah yolunda infak eden imkân sahibi ve Allah’ın lütfettiği ilmi yaşayıp başkalarına da öğreten kimse.” Ne var ki, Kur’ân’ın has talebelerinin, ismiyle aynı olduğu gibi, algılanmasıyla da mahzurlu, çekememezliğe aynı sınırda olan böyle bir ruh hâletinden uzak durmaları daha uygundur. Bundan başka hakta, dinî hayatta ve Allah rızasını kazanmada yarışma duygusu diyebileceğimiz “tenâfüs” yani yarışma, Kur’ân-ı Kerîm’ce alkışlanmış ve takdir edilmiştir. Burada yapılacak iş, sadece bir buz parçası nevindeki şahsiyetini ve enâniyetini, Kur’ânî kevserden süzülen tatlı, büyük bir havuzu kazanmak için, o havuz içine atıp eritmektir. Şimdi buz parçası nevindeki enâniyet ve şahsiyet bu kevser havuzunda eriyince zaten siz havuzun kendisi gibi oluyorsunuz hangi parçaya karşı gıpta duyacaksınız ki?..
...
Gönül insanı, her zaman kendiyle yaka-paça ve kendi ayıplarıyla meşgul bulunduğundan kimsenin eksiğiyle-gediğiyle uğraşamaz/uğraşmaz. Başkalarıyla uğraşmak bir yana, her fırsatta iyi bir insan olma örneği sergileyerek, onları daha yüksek ufuklara yönlendirir ve herkese bir hüsnümisal olur: İnsanların ayıplarına kusurlarına göz yumar.. onların olumsuz tavırlarına tebessümle karşılık verir, kötülüklerini iyilikle savar ve elli defa rencide edilse de, bir kerecik olsun kimseyi kırmayı düşünmez.[M.Fethullah Gülen]