Friday, October 11, 2013

Gıybet


Asr-ı Saadet’te Mâiz ismindeki bir sahabî işlediği zina suçundan dolayı ölüm cezasına çarptırılmıştı. Mâiz, Allah’a iman eden bir insandı ve ciddî bir cürüm işlemesine rağmen Resûlullah Efendimiz onun imanına çok ehemmiyet veriyordu. Ciddî bir suç işlemiş olsa da çekiştirilmemesi gerekiyordu. Mâiz’in imanı o kadar derin ve köklü idi ki hiç kimsenin görmediği bir yerde günah işlemiş ve sonra âhirette Allah’a hesap verme duygusu vicdanını rahatsız
edince gelmiş Efendimiz’in huzurunda suçunu itiraf etmişti. Allah Resûlü ona defalarca af yolunu göstermesine rağmen o her defasında ısrar etmiş ve cezası ne ise onun uygulanmasını istemişti. Neden sonra infaz edilince iki kişi onun hakkında “Allah’ın günahını setretmesine karşılık gelip onu açıklayan ve ölüm cezasına çarptırılan şu kişiye de bakın! Köpeğe yakışır ve yaraşır bir iş yaptı da köpek gibi öldürüldü.” diye konuşmuşlardı. Allah Resûlü, Mâiz hakkında söylenilen bu ağır sözleri işitti fakat o an için sükûtu tercih etti. Bir süre sonra nallarını dikmiş bir eşek leşi görünce “Falan  falan şahıslar nerede?” diye sordu. O iki kişi “İşte buradayız yâ Resûlallah!” deyip hazır olunca onlara “Buyrun! Şu eşek cifesinden (leşinden) dişleyip ısırın! (Kurcalayıverin, burnunuza götürün!)” buyurdu. O iki kişi “Yâ Resûlallah! Allah, Sen’i mağfiretiyle kucaklasın. Hangi insan bu leşi yiyebilir? diye hayretlerini ifade edince, buyurdular ki: “Az önce kardeşiniz Mâiz hakkında söylediğiniz o sözler bu leşi dişleyip karıştırmaktan çok daha berbat, kötü ve iğrençtir. Allah’a yemin ediyorum ki –siz her ne kadar Mâiz’i ayıplasanız da– o şimdi cennet nehirlerine dalmakla meşguldür.” Âyette Hiç sizden biriniz ölmüş kardeşinin cesedini dişlemekten hoşlanır mı?” (Hucurât Sûresi 49/12) diyerek gıybet etmenin ölü eti yani leş yemek mesabesinde olduğu beyan buyuruluyor.

Bu meyanda bir hadiste şöyle bir olay rivâyet edilmektedir: Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) sahabe-i kiram efendilerimizle sohbet ederken, bir anda ortalığı bir leş kokusu kaplar. Bunun üzerine Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) “Şu anda bir topluluk, başka bir topluluk hakkında gıybet ediyor. İşte bu koku o leşin kokusudur.” buyururlar. Nebiler Sultanı,
Allah’tan gelen mesajları emniyet içinde muhafaza ediyordu. Bu emniyet atmosferini de bütün varlığı içine alacak kadar geniş tutuyordu. Ümmetini de aynı ahlâkla ahlâklanmaya çağırıyor ve onlara, insanlar arasında emin olarak yaşamalarını tavsiye ediyordu. O’nun yanında hiyanetin en küçüğü düşünülemez ve tek bir müminin dahi gıybeti yapılamazdı.