Wednesday, May 7, 2014

Evrensel ve Mükemmel Bir Örnek

Resulullah’ın hayatı beşer hayatının her safhası için güzel bir örnek ve yüce bir düstur olduğundan, pek çok ve çeşitli işlere numûne-i imtisal olmuştur. Çünkü onun hayatı, üstün ahlâkın, güzel adetlerin, asîl ve mutedil duyguların ve insanlığı şehvet bataklığına düşmekten kurtaran üstün meziyetlerin hakim olduğu bir hayattı.

“Eğer zengin ve varlıklı bir insan isen Resulullah’ın Hicaz’la Şam arasında eşya taşıdığı ve Bahreyn’in hazinelerine sahib olduğu zamanı hatırla ve sen de onun gibi hareket et. Eğer fakir ve yoksul isen Resul-i Ekrem’in Ebu Talib mahallesinde mahsur olduğu, vatanını ve bütün dünya malını terkederek Mekke’den Medine’ye hicret ettiği zamanı düşün. Eğer hükümdar isen onun Arapların idaresini ele geçirdiği, her tarafa hakim olduğu, ileri gelenlerinin, şan ve şeref sahiplerinin ona itaat arzettiği zamanı hatırla. Eğer zayıf ve kimsesizsen, Resulullah’ın Mekke’de müşriklerin emrinde mahkûm olduğu dönemi hatırla, onda senin için güzel bir örnek vardır.

“Eğer fâtih ve muzaffer bir hükümdar isen, Hz. Peygam-ber’in Bedir’de, Huneyn ve Mekke’de düşmana galib geldiği günlere bakarak hayatından ibret al. Eğer mağlub olmuşsan —Allah mağlubiyet göstermesin— Uhud harbinde Resulullah’ın şehid ve ağır yaralı ashabı arasındaki halini düşün. Öğretmen isen onun mescidin sofasında öğrencilerine öğretmenlik yaptığı zamanı göz önünde bulundur. Öğrenciysen onun Cebrail’in huzurunda diz çöküp hidayet hidayet istediği zamanı tasavvur et. Eğer nasihat eden bir vaiz, emin bir mürşid isen Mescid-i Nebevî’de bir ağaç üzerinde vaaz eden Resulullah’a kulak ver. Eğer hiçbir yardımcın olmadığı halde hakkı ayakta tutmak ve iyiliği haykırmak istiyorsan Mekke’deki zayıf haline ve kendine yardım edip destekleyecek kimsenin bulunmamasına rağmen, Hz. Peygamber’in hakka davete devam ettiği ve hakkı açıkça ilân ettiği zamanı hatırla. Eğer düşmanını mağlub eder, azametini kırar ve onu kahr u perişan edersen ve böylece hak senin sayende ortaya çıkar da batıl yok olup giderse, işlerin istikrar kazanırsa Resulullah’ın Mekke’ye girdiği ve fethettiği günü hatırla.

“Eğer işlerini düzeltmek, arazini verimli hale getirmek istersen, Resul-i Ekrem’in yahudi Nadîr oğullarının, Hayber’i Fedek’in topraklarını ele geçirdiği zaman mezkûr yerlerin işlerini nasıl yoluna koyduğunu ve buranın bakımını, en iyi verim alacak kişilere havale ettiğini düşün. Eğer yetim isen, Amine ve kocası Abdullah’ın ciğerparelerini düşün. O, daha küçük bir çocukken annesi, (doğmadan da) babası vefat etmişti. Eğer küçük bir çocuksan, sevgili süt annesi Halime’nin emzirdiği bu ulu çocuğu düşün. Eğer gençsen Mekke çobanının hayatını oku. Ticaret mallarıyla sefere çıkmış bir tüccar isen Busrâ’ya doğru yol alan kafilenin efendisinin vaziyetini hatırla. Hakem veya hâkim isen İslâm güneşi doğmadan önce, Kureyş reisleri birbirlerine girmek üzereyken Resulullah’ın Hacer-i Esved’i yerine koymak için verdiği hükme bir göz at. Sonra gözünü çevir ve bir daha bak, Resulullah’ın Medine mescidinin avlusunda insanlar arasında adaletle hüküm verdiği zamanı düşün. Onun katında fakir ve yoksul ile zengin ve varlıklı müsavi idi. Eğer evli bir erkek isen Hz. Hatice ve Hz. Âişe’nin kocasının nezih hayatını ve temiz siretini oku. Eğer çocukların babası isen, Hz. Fâtımatu’z-Zehrâ’nın babasının, Hz. Hasan ile Hüseyin’in dedesinin nasıl hareket ettiğini öğren. Hülâsa her ne olursan ol, ne işle uğraşırsan uğraş, yaşadığın müddetçe, günün her saatında Resulullah’ın hayâtında senin için güzel hidayet, hayatın karanlıklarının onun nuruyla aydınlanacağı güzel bir misal vardır. Böylece işlerin düzelir, sıkıntıların sona erer. Onun rehberliğiyle yanlış işleri doğrultursun.”