Wednesday, May 21, 2014

Yâ Ehl-i Mektep

“De ki: ‘Ey ehl-i kitap (Yahudî ve Hıristiyanlar)! Bizimle sizin aranızda eşit olan bir kelimeye gelin! şöyle ki: ‘Allah’tan başkasına ibadet etmeyelim. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah’ı bırakıp birbirimizi Rabler edinmeyelim!’ Buna rağmen (onlar) yine de yüz çevirirlerse artık: ‘şâhit olun ki biz gerçekten Müslümanlarız. ‘Deyin!’ ” (Âl-i İmrân, 64)

Bu âyette, ifade tarzı itibariyle en başta geçen “De ki: - Ey ehl-i kitap!” hitabı, Müslümanlara, diğer din mensuplarına gidip böyle demelerine dair bir emirdir. Bu bakımdan Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.), hem müşrik Ebu Cehil’in ayağına pek çok defa gittiği hem de ehl-i kitapla pek çok görüşmeler yaptığı gibi, bizim de onlarla görüşmemiz emrediliyor. Yani, biz buradan din mensupları arasındaki diyaloğa dair bir emir anlıyoruz. Çünkü, “Kul” yani “De ki” emri, bizedir. Başkasının değil, bizim bu emri yerine getirmek için gidip onlara, “Bizimle sizin aranızda eşit olan bir kelimeye gelin! Allah’tan başkasına ibadet etmeyelim. Ona hiç bir şeyi ortak koşmayalım ve Allah’ı bırakıp, birbirimizi rabler edinmeyelim.” dememiz lâzımdır.

Ayrıca Bediüzzaman Hazretleri, âyetle ilgili olarak şöyle demektedir: “Güya o hitap doğrudan doğruya şu asra yöneliktir ve ‘Yâ ehle’l- kitap’ lâfzı “Yâ ehl-i mektep’ mânâsını dahi tazammun eder (içine alır).”

Yani, “Ey okuyup yazan ehl-i mektep! Bu kâinat kitabı üzerine yapılan araştırmalar, bütün ilimler ve fenler, tevhidi; yani Kur’an-ı Kerim’in anlattığı Allah’ın varlığını ve birliğini gösteriyor. Gelin, işte bu tevhid hakikatinde birleşelim. Rab Allah’tır. Bizi, bizden daha iyi bilir. Yapan ve yaratan daha iyi bilir. Asla Allah’tan başkasına ibadet etmeyelim. İlim ve gerçek, bunu gösteriyor. Kâinattaki ahenk ve düzeni gösteren fenler, şirki reddediyor. Allah’a ortak koşmayalım. Onun bizim terbiyemiz için koyduğu prensiplere riayet edelim. Ondan izinsiz olarak, tasarruf hakkımız olmayan sahalarda haddimizi aşmayalım.”