Resulullah müslümanların Medine’de kalmalarını ve eğer müşrikler kendi üzerlerine hücum ederlerse onlarla şehir içinde savaşmayı daha uygun buluyor ve Medine haricine çıkılmasını istemiyordu. Abdullah b. Ubey de Resulullah gibi düşünüyordu. Bedir’e katılamamış olan müslümanlar ise: “Ya Rasulallah! Bizi düşmanımızın karşısına çıkar ki; kendilerinden korktuğumuzu ve zayıf olduğumuzu zannetmesinler.” diyorlardı. Bu düşüncelerinde ısrar etmeleri üzerine, Resul-i Ekrem de evine gidip zırhını giydi. Bu defa Medine haricine çıkmakta ısrar edenler pişman oldular ve “Ya Rasulallah! Biz sizi istemediğiniz bir şeye zorlamayalım, bu bize yakışmaz. Allah’ın salât ve selâmı sana olsun, sen dilersen Medine dışına çıkmayalım.” dediler. Bunun üzerine Resul-i Ekrem “Bir peygambere silâhlandıktan sonra savaşmadan silâhlarını bırakması yakışmaz” buyurdu.
Resulullah bin sahabi ile yola çıktı. Medine ile Uhud arasındaki Şavt’a gelince, Abdullah b. Ubey “Resulullah onları dinledi de beni dinlemedi.” diyerek ordunun üçte biriyle ayrıldı.
Resulullah bin sahabi ile yola çıktı. Medine ile Uhud arasındaki Şavt’a gelince, Abdullah b. Ubey “Resulullah onları dinledi de beni dinlemedi.” diyerek ordunun üçte biriyle ayrıldı.