Tuesday, May 20, 2014

Patates



Patatesin adı başka, bitkinin kendisi başka. İsmin aslı batata, Amerika yerli dillerinin birinden geliyor. Amerikalıların yam veya sweet potato adını verdiği, kabak tatlısına benzer tadı olan, kırmızı-turuncu renkli başka bir yumrulu bitkinin adı. Kristof Kolomb ilk kez Amerika’da bulup getirmiş, ama Avrupa’da pek tutulmamış.

Bildiğimiz patates başka bir bitki. İnsanlarca yenen çeşidi ilk önce 18. yüzyılda İrlanda’da tarım işçileri yesin diye geliştirilmiş, kıta Avrupa’sında 1800’lerin başında Napoleon’un girişimiyle geniş çapta ekilmeye başlanmış. İstanbul’da ilk kez II. Mahmut döneminde Alibeyköy Çiftliğinde Ağaton Efendi yetiştirmiş, padişahtan ödül filan almış, 1820’ler olmalı. Kumkapı’daki bizim patrikhanenin bahçesinde süslü mezarı olan Krikor Ağaton bunun oğludur.

Balkanlara patates anlaşılan bu tarihten az önce, galiba 1820 dolayında Avusturyalıların çabasıyla girmiş. Grundbirne (yer armudu) Avusturyalıların kullandığı tabir. Sırpça krumpír, Bulgarca-Makedonca kumpír belli ki oradan gelmiş. Rumeli’nde Almanca kelime yerleşirken, İstanbul’da İngilizceden Rumca telaffuzla alınan patates tercih edilmiş.