İçtihad’ın davası
ne İrfan, ne Turandı; ileriki bahislere alacağım programının hulâsası, medrese
ve softa kafasını, şeriat ve meşihat otoritesini yıkmaktı.
Balkan Harbi’nin
felâket günlerinden birinde, Babı Meşihat, bütün mekteplere: “Allahümme salli
salâten ve selmi selâmen tamen...” diye başlayan bir dua göndermiş ve bunun
talebeye 4444 defa okutturulmasın emretmişti. Vatanı Bulgar istilâsından
kurtarmanın son ümidine benzeyen bu tamimi, babamın mücadele arkadaşı Abdullah
Cevdet’e ben götürdüm O da, kalın bir çerçeve içinde duayı İçtihad’a koyduktan
sonra, altına şu satırları yazdı (bazı kısımlarını alıyorum):
“Bu dua Babı
Meşihat tarafından binlerce tabolunarak iptidaî ve tali mekteplere tevzi ve
bunun 4444 defa etfali müslimine okutturulması emrolunmuştur. Elimize geçen bir
nüshasını on iki yaşında bir çocuktan aldık.
İçtihad’ın
içtihadı şu merkezdedir: Dua kalbi
Allah’ına rapteden bir vecdin ve bir heyecanın ifadesidir. Bu dua Arapçadır.
Manasını on iki yaşındaki Türk çocukları değil, kırk iki yaşındaki her Arap
dahi anlayamaz.
Duanın âlâsını
Bulgarlar ettiler: Otuz bu kadar sene çalıştılar, ırklarını kuvvetlendirdiler,
bizzat tanzimi idare ve icrayi hüsnü idare ile meşgul oldular, zafer ve
istiklâl esbabını hazırladılar: Vatana, hürriyete, memleketlerinin bir
istikbale malik olduklarına iman ettiler.
Bizim
kafataslarımız boşaldı. Derilerimiz içinde et, kemik, kan kalmadı. Köylerimizde
köylü, köylülerimizde köy kalmadı. Anadolu boşaldı. Anadolu hastadır, Anadolu
ölüyor!” (Sayı 54, sahife 1221)
Gene Abdullah
Cevdet, İçtihad’ın 31 Kânunusani 1328 (1921) tarihli sayısında haykırıyordu:
“Çatalca’da
patlayan topların sesleri kulağıma geliyor. Edirne’ye atılan gülleler göğsümü
dövüyor. Bunların cümlesine mukavemet edecek kuvvetim yok değil. Fakat beni
öldürmek istiyen, biaman pençesiyle beynimi karıştıran bir tereddüt var: Bu
tarrakalar, bu darbeler bizi uyandırabilecek mi? Yoksa, her zaman ve her
devirde olduğu gibi birtakım kalkabakları, Anadolu’ya yegane sahai faaliyet ve
ifşadları kalmış olan Anadolu’ya yayılarak halka esbabı inhizamımızı kendi
kafalarına göre izah etmeye koyulacak mı? Efendim ceyşi İslâm mağlûp olur
muydu? Lâkin Allah bize kızgındır. Namaz kılmıyorlar, oruç tutmuyorlar, bahusus
zekât ve fitre vermiyorlar, İstanbul’da hanım kızlar kollarına eldiven
takıyorlar ilâh... Hep bunlardan dolayı askerimiz mağlûp oldu’ diyecekler mi?
Ah, beni titreten bu ihtimaldir. Bulgarların topları değil, Bulgarların topları
değil!