Friday, March 18, 2016

Duanın Âlâsı

İçtihad’ın davası ne İrfan, ne Turandı; ileriki bahislere alacağım programının hulâsası, medrese ve softa kafasını, şeriat ve meşihat otoritesini yıkmaktı.

Balkan Harbi’nin felâket günlerinden birinde, Babı Meşihat, bütün mekteplere: “Allahümme salli salâten ve selmi selâmen tamen...” diye başlayan bir dua göndermiş ve bunun talebeye 4444 defa okutturulmasın emretmişti. Vatanı Bulgar istilâsından kurtarmanın son ümidine benzeyen bu tamimi, babamın mücadele arkadaşı Abdullah Cevdet’e ben götürdüm O da, kalın bir çerçeve içinde duayı İçtihad’a koyduktan sonra, altına şu satırları yazdı (bazı kısımlarını alıyorum):

“Bu dua Babı Meşihat tarafından binlerce tabolunarak iptidaî ve tali mekteplere tevzi ve bunun 4444 defa etfali müslimine okutturulması emrolunmuştur. Elimize geçen bir nüshasını on iki yaşında bir çocuktan aldık.

İçtihad’ın içtihadı şu merkezdedir: Dua kalbi Allah’ına rapteden bir vecdin ve bir heyecanın ifadesidir. Bu dua Arapçadır. Manasını on iki yaşındaki Türk çocukları değil, kırk iki yaşındaki her Arap dahi anlayamaz.

Duanın âlâsını Bulgarlar ettiler: Otuz bu kadar sene çalıştılar, ırklarını kuvvetlendirdiler, bizzat tanzimi idare ve icrayi hüsnü idare ile meşgul oldular, zafer ve istiklâl esbabını hazırladılar: Vatana, hürriyete, memleketlerinin bir istikbale malik olduklarına iman ettiler.

Bizim kafataslarımız boşaldı. Derilerimiz içinde et, kemik, kan kalmadı. Köylerimizde köylü, köylülerimizde köy kalmadı. Anadolu boşaldı. Anadolu hastadır, Anadolu ölüyor!” (Sayı 54, sahife 1221)

Gene Abdullah Cevdet, İçtihad’ın 31 Kânunusani 1328 (1921) tarihli sayısında haykırıyordu:

“Çatalca’da patlayan topların sesleri kulağıma geliyor. Edirne’ye atılan gülleler göğsümü dövüyor. Bunların cümlesine mukavemet edecek kuvvetim yok değil. Fakat beni öldürmek istiyen, biaman pençesiyle beynimi karıştıran bir tereddüt var: Bu tarrakalar, bu darbeler bizi uyandırabilecek mi? Yoksa, her zaman ve her devirde olduğu gibi birtakım kalkabakları, Anadolu’ya yegane sahai faaliyet ve ifşadları kalmış olan Anadolu’ya yayılarak halka esbabı inhizamımızı kendi kafalarına göre izah etmeye koyulacak mı? Efendim ceyşi İslâm mağlûp olur muydu? Lâkin Allah bize kızgındır. Namaz kılmıyorlar, oruç tutmuyorlar, bahusus zekât ve fitre vermiyorlar, İstanbul’da hanım kızlar kollarına eldiven takıyorlar ilâh... Hep bunlardan dolayı askerimiz mağlûp oldu’ diyecekler mi? Ah, beni titreten bu ihtimaldir. Bulgarların topları değil, Bulgarların topları değil!