Yazarlığın kalıbı yok. Genel geçer reçetesi yok. Her insanın hayatı, kişiliği, mayası ve kimyası nasıl farklıysa, yazı serüveni de farklı olmak durumunda. Kimi kırkından sonra yazmaya başlar, kimi en güzel eserlerini gençliğinde verir. Kimi bir kitabı beş senede tamamlar, kimi beş ayda. Hiçbir yol diğerine üstün değildir. Aslolan ortaya çıkan eserin derinliğidir. Başkalarına bakarak değil, ancak kendi içimizi görerek yazabiliriz. Her işte olduğu gibi burada da temel itki içeriden gelir insana, dışarıdan değil. Ama gene de formül arayanlara söyleyebileceğim tek şey şu: İki temel kaynaktan beslenir yazı. Birbirine zıt, ama ikisi de kudretli iki ana akıntı eşlik eder edebiyatçıya.
Formül
Bir: (Hınç/Hırs çarpı Emek artı Disiplin) bölü (Yalnızlık). Yazmanın ilk
formülü kişisel hınçlar ve hırslarla bağlantılıdır. Kimi yazarlar ve şairler
kızgınlıktan, kırgınlıktan, hakkının yenildiği ya da kıymetinin yeterince
bilinmediği saplantısından, bir konuda kimsenin kendileri kadar uzman olmadığı
inancından yahut birilerine bir şeyler anlatma arzusundan, bazen de kavgadan,
kavgacılıktan beslenir. Hınç, hırs ve öfke... Üçü de kudretli çarklardır.
İnsanı üretken kılabilirler. Yanısıra muhakkak emek ve disiplin gereklidir, bir
de tabii yalnız kalmak. Yalnızlık olmadan yazarlık olmaz. Bu formül kısa vadede
başarılı gibi görünse de uzun vadede tavsar. Öfke keskin sirkedir, kabına
zarar. Hınçtan beslenen insan sonunda kendi bindiği dalı kesmeye başlar.
Formül iki: (Aşk/Tutku çarpı Emek artı Delilik) bölü (Yalnızlık). Burada temel etmen aşktır. Yaptığın işi sevdiğin için ve severek yapmak. Akıl mantıkla açıklanamayan bir öte boyutta gezinmek. İnsan niye âşık olduğunu bilebilir mi? Tek bildiği âşık olduğudur. Niyesi değil. Yazıya da âşık olunur. Kişi severek ve tutkuyla yazar. Yaptığı işi o kadar benimser ki yazmadan yaşamayı düşünemez bile. Disiplinin yerini delilik almıştır. Yazmaya koyuldu mu durmadan, duramadan, gece gündüz yazar. İçinden cin çıkartırcasına. Saatler, günler, aylar ve senelerce gıdım gıdım biriken emek. Ve tabii bir de yazarlığın olmazsa olmazı: yalnızlık. Yazarlığın iki altın formülü var. Bu ikisinden hangisinin seçileceği tamamen kişiye kalmış, kişinin ruhunun rengine.