Roman, sanatların en yalnızıdır. İlk sayfadan son sayfaya kadar tek başına yoğun üretim gerektirdiğinden romancılar hep kardeşsiz, "tek çocuk" olarak kalırlar. Bizler ekip çalışması nedir bilmeyiz. Başkalarıyla ortak üretmenin inceliklerine vâkıf değiliz. Kendimizi bir hayal dünyasının merkezine yerleştirip, oradan yazıyoruz. Haftalar, aylar, mevsimler, bazen seneler boyu hayali roman karakterlerimize annelik ve babalık ederek yaşıyoruz.Yeterince semiz olan egolarımız daha da şişiyor roman yazarken. Ben bu yaşa geldim, bir romancının bir başka romancı hakkında olumlu iki çift kelime ettiğine henüz pek tanık olamadım (kıymetli istisnalar hariç). Hele iki yazar benzer alanlarda, benzer stillerde yazıyorsa! Hele benzer yaş gruplarından ya da yaşam tarzlarından geliyorlarsa, mümkünü yok birbirlerini beğenmezler! O onu "hırslı" olmakla eleştirir, beriki onu "daha da hırslı" olmakla itham eder.