Büyük davalar,
büyük mahkemelerde görülür. Onların hazırlık safhaları çok zaman alır ve karara
bağlanmaları da ciddî yargılamayı gerektirir. Buna karşılık, küçük davalar,
basit anlaşmazlıklar, küçük mahkemelerde ve fazla sürmeyen yargılamalar
neticesinde karara bağlanır.
Bunun gibi, bazı
günahlar vardır ki Allah (c.c.), onların karşılığını Âhiret’e bırakmayarak
dünyada verir. Mü’minlerin başlarına gelen bazı felâketler ve musibetler, bu
günahların neticesidir. Dolayısıyla, mü’min de olsa insan çok günah işleyen bir
varlık olduğu için Cenab-ı Allah, müminleri onlara olan hususî merhametinden
dolayı günahları karşılığında dünyada cezalandırır ve bu sebeple mü’minlerin
hayatı zor geçer. Onlar, imanları ölçüsünde musibetlere maruz kalırlar. Cenab-ı
Allah’a yakınlıkları ölçüsünde davranışlarına daha çok dikkat etmeleri
gerektiği için, imanları ve Allah’a yakınlıkları ölçüsünde itaba ve cezaya
uğrarlar ve yaptıkları hatalar, işledikleri günahlar, genellikle karşılığını
gecikmeden dünyada görür. Mü’minlerin yaptıkları hataların karşılığını dünyada
hemen görmelerinin bir diğer sebebi de, İslâm’ı yaşamada ve İslâm’a hizmette
hatalar bir nev’i zulüm yerine geçer; dolayısıyla “zulüm devam etmez,”
karşılığı hemen verilir ve böylece mü’minler, günahlarından temizlenirler.
Küfür ise, şirk gibi en büyük zulüm olmakla birlikte, davranıştan ziyade
itikada baktığı için, “Zulüm devam etmez, küfür devam eder.” kaidesinde de
ifade olunduğu gibi, karşılığı daha çok Âhiret’e bırakılır.