Friday, April 4, 2014

Bir Kaçırılma Öyküsü


Muhafızların ortak yanı, tam bir kadercilikti. Genç öleceklerini biliyor, bunu kabulleniyorlardı; yalnızca o ânı yaşamak ilgilendiriyordu onları. Yaptıkları iğrenç iş için kendi kendilerine verdikleri mazeretler, ailelerine yardım etmek, güzel giysiler almak, motosiklet sahibi olmak ve her şeyden fazla taptıkları, uğruna ölmeye hazır oldukları annelerinin mutluluğunu gözetmekti. Onlar da kaçırdıkları kişiler gibi aynı İlahi Çocuk’la aynı Yardıma Koşan Meryem Ana’ya dört elle sarılıyorlardı. Kendilerini koruyup merhamet etsin diye yalvarmak için sapıkça bir sofulukla onlara her gün dua ediyorlar, işledikleri suçların başarısına yardımcı olsunlar diye adaklar adıyorlardı.

***
Uyuşturucu kaçakçıları, yıllar önce, büyük bir saygınlık içinde el üstünde tutulurlardı. İşledikleri suçlar tümüyle cezasız kalıyor, hatta marjinal çocukluk yıllarını geçirmiş oldukları kenar mahallelerde yaptıkları hayır işleri nedeniyle biraz da halkın beğenisiyle karşılaşıyorlardı. Biri çıkıp da onları tutuklamak isteyecek olsa, köşedeki polis memurunu onu yakalamaya göndermesi yeterli olabilirdi. Ama Kolombiya toplumunun büyük bir bölümü, beğeniye fazlasıyla benzeyen bir merak ve ilgiyle bakıyordu onlara. Politikacılar, sanayiciler, tüccarlar, gazeteciler, hatta sokaktaki en basit işsiz adam, Pablo Escobar’ın, giriş kapısında ilk parti kokainin ihraç edildiği küçük uçağın ulusal bir anıt gibi sergilendiği, içinde de ta Afrika’dan getirttiği canlı zürafalarla hipopotamları beslediği bir hayvanat bahçesinin bulunduğu, Medellin yakınlarında Napoli çiftliğindeki sürekli cümbüşe katılıyorlardı.

Escobar, talihinin yaver gitmesi ve gizliliği koruması sayesinde bu işten galip çıkmış, yer altından her şeye egemen olan bir efsaneye dönüşmüştü. Kendine özgü üsluptaki bildirileri ve kusursuz önlemleri, sonunda gerçeklere öylesine benzemişti ki, gerçeklerle karıştırılır olmuştu. Görkeminin doruğundayken, Medellin’in beldelerinde onun portresini taşıyan mihraplar açılmış, kandiller yakılmıştı. Ülkenin tarihinde hiçbir Kolombiyalı, kamuoyunu koşullandırmakta onun kadar yetenek sahibi asla olmamıştı. Hiç kimse ondaki kadar büyük bir rüşvet gücüne de sahip olmamıştı.

Kişiliğinin en tedirgin edici ve yakıcı yanı, iyiyle kötü arasında ayrım yapabilecek kadar hoşgörüden tümüyle yoksun oluşuydu.