Dünyada başka hiç kimse, önüne O’nunkinden daha büyük bir hedef koymamıştır: Allah’la insan arasına sokulmuş bâtıl inançları ortadan kaldırmak, maddî ve çarpıtılmış ilâhlar kaosu arasında kutsal ilâh kavramını yeniden yerleştirmek. Dünyada başka hiç kimse, bu kadar zayıf vasıtalarla insan gücünün bu kadar ötesinde bir işe girişmemiştir ve başka hiç kimse, böylesine büyük ve kalıcı bir ikinci inkılâbı gerçekleştirmiş değildir. Eğer gayenin büyüklüğü, vasıtaların azlığı ve neticenin şaşırtıcılığı insan büyüklüğünün üç ölçüsüyse, Muhammed’le kim karşılaştırılabilir? O, (elindeki) Kitaba dayanarak, her dil ve her ırktan insanlardan bir manâ toplumu çıkarmış, bize sahte ilâhlardan nefreti ve gayr–ı maddî Bir Allah tutkusunu bırakmıştır. Arzın üçte birinin bu inanca teslim olması, O’nun bir mucizesidir. Fikirlerin filozofu, hatibi, elçisi, ortaya koyucusu, cenkçisi ve fatihi; tasvir, timsal ve heykelleri olmayan bir dinin ve yirmi dünyevî ve bir manevî devletin kurucusu Muhammed. İnsan büyüklüğünün tesbitinde kullanılan bütün ölçüler içinde soruyoruz: O’ndan daha büyüğü var mıdır? (Lamartine, Historie de la Turquie, 2: 276–277.)