Friday, April 4, 2014

Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali [Ali Ünal] 117 – Ümmî Peygamber


Hz. Peygamber aleyhissalâtü vesselâm, iki kısa seyahat dışında Arap Yarımadası dışına çıkmadı. Seyahatlerinden ilkini daha çocuk denecek yaşta iken amcası Ebû Talip’le yaptı. Diğerini 30’unu aştığı bir zamanda Hz. Hatice’nin mallarını satmak gayesiyle gerçekleştirdi. 25 yaşında iken, o anda 40 yaşına varmış dul bir kadın olan Hz. Hatice ile evlenmişti ve 25 yıl bu mübarek kadınla yaşadı. Okuma yazma bilmediğinden Yahudilerin ve Hıristiyanların dinî kitaplarından da habersizdi. Sonra, Mekke Yahudi ve Hıristiyan dinî düşüncesinin girmediği putperest bir şehirdi. Bu dönemden günümüze kadar gelmiş olan Arap edebiyatında Yahudi ve Hıristiyan düşüncesinden eser görülmez. Hz. İbrahim’in sisler arkasında kalmış dininden kırıntılar barındıran Hanifler bile, Yahudilik ve Hıristiyanlık’tan etkilenmiş değillerdi. Hz. Muhammed aleyhissalâtü vesselâm, o devirde pek yaygın olan şiir ve hitabetin hiçbir şekline de katılmamıştı. Devrin yazılı kültüründen habersiz, sözlü kültürüne bigâneydi. Devrinin insanlarından farkı üstün ahlâkı, güvenilirliği, dürüstlüğü, doğruluğu, şahsiyetinin bütünlüğü, putlardan ve onlara tapmaktan nefret etmesiydi. Hiç yalan söylememişti. Gayet nazikti; ağzından incitici ve kaba hiçbir kelime çıkmazdı. Çekici bir şahsiyeti vardı ve tavırları pek ince idi; kendisiyle karşılaşanlar hemen cazibesine tutulurlardı. Halkla münasebetlerinde âdil, diğergâm ve hassastı. Kimseyi aldatmamış ve sözünden döndüğü görülmemişti. Bir süre uğraştığı ticaret işlerinde emniyeti sarsıcı hiçbir muameleye girmemişti. Herkes ona el-Emîn derdi; peygamberliğinden sonra O’nun en amansız düşmanı kesilenler bile emanetlerini ona yatırırlardı. İliklerine kadar mağrur ve güvenilmez bir toplumda O, emniyetin ve tevazuun sembolüydü. İçki ve kumarın fazilet kabul edildiği memlekette ağzına hiç içki koymamış ve asla kumar oynamamıştı.