Friday, April 4, 2014

Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali [Ali Ünal] 103: Kıyamet Sûresi’nden – Nefis

Nefis terbiyesi, özellikle İlâhî Din(ler)de oldukça önemlidir. Bu terbiye veya eğitim, İslâm’da bazı okullara göre on, daha başka okullara ve birtakım Kur’ân âyetlerinin işaretlerine göre yedi basamakta ele alınır:

Eğer nefis, tamamen kendi zevklerini veya bedenî arzuları düşünür, her şeye rağmen onları doyurmanın peşine düşer ve ahlâkî kaygı taşımadan bir hayat sürerse, böyle nefse nefs-i emmâre (sürekli olarak kötülüğü emreden nefs) denir. Eğer nefis, davranışlarında iyi ile kötüyü nazara alıyor, sürekli iyiyi hedef edinmekle birlikte zaman zaman kötülüğe, günaha düşüyor ve bundan dolayı kendisini de kınayıp tevbeye yöneliyorsa, bu nefis, nefs-i levvâme (kendisini kınayan nefis)tir. Eğer nefis, kötülükler ve günahlar karşısında dikkatli, onlara belki çok nadir düşüyor ve kazandığı arınma seviyesi karşılığında İlâhî ilhama açık bir seviyeye ulaşmışsa bu nefis, nefs-i mülhime (ilhama mahzar nefis) olarak adlandırılır. Eğer nefis, artık bütün zevkini, tatminini Allah’a ibadetten, sürekli O’nunla olmak ve O’nu anmaktan alıyorsa, bu seviyeye ulaşmış olan nefis, nefs-i mutmainne (doyuma ulaşmış nefis) olarak nitelendirilir. Artık kendi tercihlerini, iradesini bütünüyle Allah’ın İradesi’nde eritmiş, âdeta İlâhî İrade’nin gerçekleşme vasıtası haline gelmiş ve O’nun her tasarrufuna gönül hoşnutluğuyla kabullenen nefse nefs-i raziye (rıza mertebesine ulaşmış nefis) denmektedir. Bütün maksadı Allah’ı razı etmek olan ve “Rabbim, ben Sen’den razıyım, Sen de benden razı ol!” hedefiyle hareket eden nefis, nefs-i marziyye (Allah’ın kendisinden razı olduğu nefis)tir. Nihayet, bütün kötülüklerden tamamıyla arınmış, günahlara kapalı, İlâhî ahlâk ve sıfatlarla bezenmiş nefse nefs-i zekiyye veya nefs-i safiye (tamamen arınmış, safiyet kazanmış nefis) denir.